İSTANBUL, (DHA)- YAZAR Adem Bilgin tarafından kaleme alınan ‘Dijital Töre’, Dijital Ekosistem Yönetişimi ve Kalkınma Araştırmaları Derneği (DEYKAD) desteğiyle yayımlandı. Kitabın, dijital çağda kimlik, mahremiyet ve etik sorunlarına, Türk-İslam düşüncesi temelinde cevap aradığı aktarıldı.
Türk-İslam düşünce mirasını çağın sorunlarıyla ele alan eserde, geleneksel etik yapılar, teknolojik gelişmelerin yarattığı sosyokültürel krizlere karşı bir tür çözüm haritası olarak sunuluyor.
Adem Bilgin, teknolojik dönüşümün sadece ekonomik ya da mühendislik odaklı değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel boyutlarıyla da değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. “Teknolojiyi sadece üretim kapasitesi ya da hız üzerinden okumak eksik kalır. Asıl mesele, bu hızın insan ilişkilerine, değer yargılarına ve toplumsal dokulara ne yaptığıdır” diyen Bilgin, eserin çıkış noktasını bu sorulara verilen yanıtların oluşturduğunu belirtiyor.
"Töre öldü mü? Hayır. Töre bekliyor. Dijitalin karanlığında, bir adalet sesi, bir edep yankısı, bir hakikat çağrısı olarak. Biz bu kitapla, o sesi yeniden duyurmak istiyoruz" ifadelerini kullanan Bilgin, geleneksel etik sistemlerin çağ dışı sayılmasının, dijital çağın sorunlarını çözmek yerine derinleştirdiğini ifade etti.
‘TÖREYİ YENİDEN İNŞA ETMEK, GEÇMİŞE DÖNMEK DEĞİL’
Kitabın nostaljiyle yazılmış bir kültürel metin olmadığını vurgulayan Bilgin, “Bu eser bir geçmiş güzellemesi değil. Tarihi, bugüne çözümler sunabilecek bir epistemolojik kaynak olarak ele alıyoruz. Töreyi bugünün diliyle ve yarının ihtiyaçlarıyla yeniden yorumlamadan ilerleyemeyiz” dedi.
Töreyi geçmişte bırakmak yerine dijital toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yeniden inşa etmek gerektiğini söyleyen Bilgin, “Z kuşağı çoğulcu ve çeşitlidir. Töre de öyledir. Bugünün teknolojik ortamında, bu çoğulculuğu kuşatan bir ahlaki çerçeveye ihtiyaç var” diyerek kitabın temel felsefesini açıklıyor.
Z KUŞAĞINA ETİK BİR DURUŞ ÇAĞRISI
Bilgin, dijital platformlarda büyümüş gençlerin yalnızca teknolojiye hakim olmalarının yetmediğini belirterek şunları söyledi:
“Algoritmaları çözebiliyor olabilirler, ama bu yeterli değil. O algoritmalara yön verecek bir ahlaki pusula olmadığında, özgürlük kaosa, üretkenlik savrulmaya dönüşebilir.”
Dijital özgürlük kavramının da bağlamından koparıldığında anlamını yitirdiğine değinen Bilgin, “Dijital özgürlükleriniz ancak ahlaki köklere yaslanırsa anlam kazanır. Töre burada bir sınırlayıcı değil, bir dengeleyicidir” diye konuştu. Z kuşağının teknolojiyi araç değil amaç olarak görmeye başladığını belirten Bilgin, bu eğilimin gençlerde kimlik krizini derinleştirdiğini belirterek, “Teknolojiye teslim olmayın, onu siz yönetin. Ama bunu yaparken sadece teknik donanımınıza değil, kültürel mirasınıza da yaslanın. Töre, sadece tarih değil; bugünün ve yarının etik pusulasıdır” dedi.
TEKNOLOJİ VE TÖRE ARASINDA KÖPRÜ
Bilgin, kitabında Maturidi akılcılığı, Yesevi irfanı ve Osmanlı millet sistemini, çağdaş dijital toplum modelleriyle bir araya getirdiğini belirtti. “Bir tarafta yapay zeka, blokzincir, gözetim kapitalizmi; diğer tarafta ise köklü etik sistemler var. Biz bu ikisini çatıştırmak yerine, bir köprü kurmayı hedefledik” diyen Bilgin, dijitalleşmenin sadece teknik değil aynı zamanda sosyolojik bir konu olduğunun ifade etti.
Teknolojinin bilime etkisine de değinen Bilgin, “Bugün bilimsel ilerleme, teknik başarılarla ölçülüyor. Oysa etik sorumluluk içermeyen bir bilim anlayışı, insanlığa faydadan çok zarar getirebilir. Bu nedenle Töre’yi sadece kültürel değil, aynı zamanda bilimsel bir referans noktası olarak da yeniden düşünmemiz gerekiyor” dedi.
Kitapta şu başlıklar altında özgün kavramlar ve çözüm önerileri yer alıyor:
“Dijital Millet: Türk millet yapısının dijital çağdaki çok kültürlü dönüşümüne dair yeni bir model
“Dijital Töre Kurumları: Dijital Tekke, Sanal Aile Meclisi, Dijital Ahilik gibi yapılar
“Gözetim Kapitalizmi ve Mahremiyetin Çözülüşü: Töresel etikle bireysel verilerin korunması
“Siber Antropoloji: Totem, tabu, sembol ve mitlerin dijital kültürdeki karşılıkları
“Algoritmik Ahlak: Yapay zekaya Töre temelli kodlama önerileri.”
DEYKAD: BİLİM-POLİTİKA ARAYÜZÜ
Eser, aynı zamanda DEYKAD’ın kuruluş vizyonuyla da paralel bir duruş sergiliyor. Derneğin; yapay zeka, blokzincir ve dijital yönetişim gibi alanlarda çok disiplinli araştırmalar yürüttüğünü belirten Bilgin, “DEYKAD sadece bir düşünce kuruluşu değil; aynı zamanda bilim, politika ve toplum arasında bir arayüzdür” dedi.
Derneğin aynı zamanda Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu politikalar geliştirmeyi de hedeflediğini söyleyen Bilgin, “Biz sadece üretimle değil, anlamla da kalkınmayı savunuyoruz. Kültürel ve etik derinliği olmayan kalkınma modelleri kalıcı olamaz” diye konuştu.
Kitabın sonunda ise Bilgin, okuyucuya kişisel bir çağrı yaparak şunları söyledi:
“Eğer Z kuşağının dijital dünyasında kaybolmuşsan, bu kitap sana köklerini hatırlatacak. Eğer teknolojinin yuttuğu bir gelecekte yaşıyorsan, bu kitap sana kalbi olan bir gelecek sunacak. Çünkü bizim derdimiz sadece geleceğe ulaşmak değil; o geleceği insan kalarak yaşayabilmek.”