Tarih: 20.07.2025 23:20

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'nin desteğiyle Kıbrıs Türkü öz vatanında özgürce yaşamaya devam edecek

Facebook Twitter Linked-in

Salih HÜDAVERDİ/ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Kim ne derse desin, Allah'ın izniyle, Türkiye'nin desteğiyle Kıbrıs Türkü kendi öz vatanında özgürce yaşamaya ebediyen devam edecek. Sırtını kime yaslarsa yaslasın, hiçbir güç buna engel olmayacak. Bırakın eski acıları yaşatmayı, kimsenin buna cüret dahi edemeyeceği bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni inşa edeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) düzenlenen 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı Töreni'ne katıldı. Tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı okunması ve Türkiye ile KKTC'nin bayraklarının göndere çekilmesinin ardından başladı. Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, AK Parti genel başkan yardımcıları Nihat Zeybekci, Hüseyin Yayman, Halit Yerebakan, Kürşat Zorlu, Belgin Uygur ve bazı milletvekilleri katıldı.

Burada yaptığı konuşmada Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuştuğu Kıbrıs Barış Harekatı'nın 51'inci yıl dönümünde olmaktan büyük gurur ve memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan, kendilerini Lefkoşa'da muhabbetle bağrına basan herkese teşekkür etti. Türkiye'deki 86 milyonun kalbinin dün olduğu gibi bugün de Kıbrıslılarla birlikte attığı söyleyen Erdoğan, "Kıbrıs Barış Harekatı'nın 51'inci seneidevriyesinde Kıbrıs Türk halkının var olma mücadelesi için can veren şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum, kahraman gazilerimize Allah'tan sağlıklı ve bereketli ömürler niyaz ediyor, her birine tek tek şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle Kıbrıs Barış Harekatı'nın kararlı liderliğini üstlenen dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit'i, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan hocamızı, ömrünü Kıbrıs davasına adamış Alparslan Türkeş'i, ayrıca Londra Zürih Anlaşması ile Kıbrıs Barış Harekatı'nın hukuki zeminini oluşturan şehit Başbakanımız Adnan Menderes'i ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'yu ve emeği geçen tüm devlet büyüklerimizi şükranla, minnetle yad ediyorum" ifadelerini kullandı.

'TÜRK ORDUSU, ENOSİS HAYALİ KURANLARI HÜSRANA UĞRATMIŞTIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türk'ünün egemenlik ve özgürlük mücadelesine önderlik eden, adeta bir milletin kaderini omuzlayan merhum Doktor Fazıl Küçük ve KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı da rahmetle andığını, hatıralarını saygıyla selamladığını belirtti. Kıbrıs Barış Harekatı'nın, Kıbrıs Türk halkına yönelik sistematik ihlaller ve saldırılar karşısında garantörlük yükümlülükleri çerçevesinde atılmış meşru ve zorunlu bir adım olduğunu vurgulayan Erdoğan, "51 yıl önce bugün şanlı Türk ordusu, kahraman mücahitler ve Kıbrıslı kardeşlerimizle birlikte Enosis hayali kuranları hüsrana uğratmıştır, Ada'ya barış ve huzur gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekatı'nda Mehmetçiğin Ada'ya ayak basmasıyla Kıbrıs Türk'ünün yalnız olmadığını tüm dünya görmüştür" diye konuştu.

'KIBRIS TÜRK'Ü KARDEŞLERİMİZE YAPILANLARI ASLA UNUTMAYIZ'

Barış Harekatı kadar harekata giden sürecin de çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, özellikle gençlerin bundan 50-60 yıl önce yaşanan olayları çok iyi bilmesi, hafızalarına adeta nakşetmesi gerektiğine dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1955'te EOKA terörüyle başlayan, 1974'e kadar Kıbrıs Türk'ünü zulüm ve baskı altında bırakan o karanlık dönemin milletin yüreğine kazındığını dile getirerek, şunları söyledi:

"EOKA'nın namlusu sadece cana değil, kimliğe, onura, varoluşa da çevrilmişti. 1571'den beri Ada'nın asli unsuru olan Kıbrıs Türk halkı, kendi öz yurdunda sığıntı gibi yaşamak zorunda bırakıldı. O kara günlerin vahametini, yaşanan acının derinliğini tarif etmek kolay değil ama bir söz var ki her şeyi özetliyor, 'Kıbrıs'ın bütün çiçekleri Makarios'un Ada'ya bulaştırdığı kanın kokusunu silemedi.' Cennetten bir parça olan bu topraklar, kelimelerin bile anlatmakta yetersiz kaldığı işte böyle vahşet günlerine tanıklık etti. Şimdi birileri çıkıyor, 'Geçmişi tamamen geride bırakalım.' diyor. İyi de biz Kumsal Katliamı'nı, Kanlı Noel vahşetini, Erenköy Direnişi'nde toprağa düşen gençlerimizi nasıl unutabiliriz? Lefkoşa Devlet Hastanesinde şifa beklerken katledilen onlarca insanımızı, kefen yokluğundan ev ev gezerek çarşaf toplayan analarımızı, bacılarımızı nasıl unutabiliriz? Çetinkaya Spor Kulübünün, Kıbrıs Türk Öğretmenler Derneğinin çabalarını, Kıbrıs Türk Kızılay Cemiyeti ile Köy Komitelerinin fedakarlığını nasıl unutabiliriz? Bayraktar Türk Alayını, Türk Mukavemet Teşkilatını, her birinizin ailesinden çıkan mücahitleri unutmak mümkün mü? Kıbrıs Türk'üne yapılan zulümleri, çektirilen çileleri, yarım asırdır uygulanan ambargoları biz nasıl unutabiliriz? Kimse kusura bakmasın, biz Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimize yapılanları asla unutmayız, ibret alarak, ders çıkararak, bir daha benzer acıların asla yaşanmaması için ne yapılması gerekiyorsa biz onu yaparız."

'KIBRIS TÜRKLERİNİ AZINLIK OLARAK GÖRÜP SÖZDE DEVLETLERİNE YAMAMAYA ÇALIŞTILAR'

Erdoğan, Ada'nın tek başına sahibi olmalarına izin verilmeyeceğini bildikleri için Rumların hep çözümsüzlük peşinde koştuğunu belirterek, "Kıbrıs Türk tarafı ne zaman yapıcı bir irade ortaya koysa sunulan planları reddettiler. Müzakere masalarından kaçtılar. Ne var ki masayı her devirdiklerinde çözüm istediklerini, müzakerelerin yeniden başlaması gerektiğini ileri sürdüler. Kıbrıs Türklerini azınlık olarak görüp sözde devletlerine yamamaya çalıştılar. Biliyorsunuz, esasen Kıbrıs Türk tarafının teklifi olan federal çözüm karşısında Rumlar 'üniter devlet' diye tutturmuşlardı. Federal model, merhum Denktaş'ın liderliğinde müzakerelerin temel çerçevesi olarak kabul edilmişti. Peki, 1960 ortaklık devletinde olduğu gibi federal çözüm modelini de kabullenemeyen Rumlar ne yaptı? İki toplumlu, iki kesimli federal model temelinde hazırlanan bütün çözüm önerilerini reddettiler" dedi.

'İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM VİZYONUNUN ARKASINDAYIZ'

Kıbrıs Türkleri'nin kaybedecekleri bir 60 yılın daha olmadığını söyleyen Erdoğan, "Kıbrıs Türklerinin kaybedecek 60 yılı daha yok. Biz artık tüketilmiş federasyon modeline dayanan Birleşmiş Milletler parametreleriyle vakit kaybedemeyiz. Kıbrıs Türk tarafının desteğini açıkça çektiği birçok kez denenmiş ve başarısız olmuş bir çözüm modelinde ısrarcı olmanın kimseye bir faydası bulunmuyor. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar'ın ortaya koymuş olduğu iki devletli çözüm vizyonunun tüm gücümüzle arkasındayız. Buradan tüm dünyaya bir kez daha çağrımızı yapıyoruz: Uluslararası toplum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımalı, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkileri bir an önce kurmalıdır. Doğrudan uçuşların ve ticaretin önü açılmalıdır. Bugün gelinen noktada ne mutlu ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin uluslararası alanında görünürlüğü her geçen gün artıyor. Rumlar kendini Ada'nın tek hakimi ve sahibi gibi göstermeye çalışsa da artık Türk Devletleri Teşkilatı'nda, İslam İşbirliği Teşkilatı'nda, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nda temsil edilen bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır" diye konuştu.

Bugün tıpkı 51 yıl önce olduğu gibi aynı inançla aynı kararlılıkla bir arada olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Anavatan Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti geçmişte nasıl omuz omuzaysa bugün de aynı azimle, aynı istikamette yürümeye devam ediyor. Zorlukları birlikte göğüslüyoruz. Ambargoları birlikte aşıyoruz. Geleceğimizi birlikte inşa ediyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Sizlere rahmetli Rauf Denktaş'ın kaleminden dökülen şu güzel mısralarla veda etmek istiyorum. Bakınız ne diyor merhum Denktaş; 'Kim demiş ki benim için bu beldede ati yok? Kim demiş ki bu toprakta Türk oğlunun hakkı yok? Bu diyarlar sizin için etmez diyen cahil kim? Haykırırım cevap versin bizi fazla gören kim? Ey asil Türk, bu sözleri söyleyecek herkesin demir gibi yumruğunu vur başına inlesin. Bu toprakta atan kalpler nereden gelmiş dinlesin. Türk'e yer yok bu diyarda çıksın gitsin kim demiş?' Kim ne derse desin, Allah'ın izniyle, Türkiye'nin desteğiyle Kıbrıs Türkü kendi öz vatanında özgürce yaşamaya ebediyen devam edecek. Sırtını kime yaslarsa yaslasın, hiçbir güç buna engel olmayacak. Bırakın eski acıları yaşatmayı, kimsenin buna cüret dahi edemeyeceği bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni inşa edeceğiz. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun diyorum."

Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın Kıbrıs Türk halkına ve tüm millete kutlu olması temennisinde bulundu. (DHA)

FOTOĞRAFLI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —